Türkiye, Balkanlar'daki kardeşleriyle bütünleşiyor

Türkiye, Balkanlar'daki kardeşleriyle bütünleşiyor
16 Haziran 2016

SARAYBOSNA - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Makedonya ve Bosna Hersek'e yaptığı iki günlük geziden memnuniyet duyduğunu belirterek, "Türkiye'nin yeniden, bir asır sonra Balkanlar'da varlığının bu kadar açık şekilde hissedilir olmasından, somut ve görünür hale gelmiş olmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum." dedi.


Önceki gün Üsküp'teki Uluslararası Balkan Üniversitesinin (IBU) dün de Saraybosna'da Uluslararası Saraybosna Üniversitesinin (IUS) mezuniyet törenlerine katılan Kurtulmuş, Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçiliğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.


Balkan coğrafyasının yaklaşık 6 asır boyunca Osmanlı'nın adaletli yönetimi altında kaldığına işaret eden Kurtulmuş, "Burada bizim dostlarımız, kardeşlerimiz var. Çok farklı milletlerden, çok farklı dinlerden, etnik kökenlerden insanlar burada asırlarca bir arada yaşadılar, barış içerisinde yaşadılar, huzur içerisinde yaşadılar." diye konuştu.


Kurtulmuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki şartlarda Balkan coğrafyasındaki halkların birbirinden koptuğunu ve birbirine düşman hale getirildiğini vurgulayarak, "Hatta içinde bulunduğumuz şu şehirde, hemen şu karşıki dağlardan Sırpların Saraybosna'yı nasıl ateş altına aldığını biliyoruz. Bütün Balkanlar uzun yıllar süren büyük bir ayrılığın, çatışmanın içerisinde yer aldı." ifadesini kullandı.


Sadece Balkan milletlerinin birbirinden ayrılmadığını, aynı zamanda Türkiye'den ve Türk kardeşlerinden de ayrıldığını söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:


"Bir asır boyunca bu ayrılık devam etti. Uzun sürdü. Derin acıların olduğu, bizde de Türkiye'de yaşayan Balkan kökenli kardeşlerimizin, yurttaşlarımızın da her birinin ailesinde çok derin acıların, çok derin hatıraların olduğu, kötü hatıraların olduğu büyük ayrılık süreçleri oldu. Çok şükür artık Türkiye Balkanlar'la birleşti. O bir asırlık ayrılığın sonunda, acı hatıralarla dolu bu ayrılıklardan sonra, yeniden Türkiye Balkanlar'daki kardeşleriyle Balkanlar'daki dostlarıyla birleşiyor, bütünleşiyor. Bütün Balkan milletleriyle dostane ilişkilerini yeniden hızlı bir şekilde inşa etti, inşa etmeye devam ediyor."


- IUS ve IBU "Balkan mozaiği" üniversiteler


Kurtulmuş, Üsküp ve Saraybosna'daki üniversitelerin, Balkan halklarıyla birleşmenin güzel sembollerinden olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Her ikisi de son derece başarılı projeler olarak tuttu. Cuma günü Üsküp'teki törendeydik. Orada 150'ye yakın öğrencinin mezuniyet törenine katıldık. Tam çok kültürlü, çok etnik yapılı bir Balkan mozaiğinin olduğu bir mezuniyet töreniydi. O üniversitenin çok başarılı öğrencilerinin hayata hazırlandığı, hayat üniversitesine başlamak için ilk adımı attıkları o törende onların sevinçlerine ortak olduk. Hem de böylesine başarılı bir proje ile Türkiye'nin Makedonya'da, Üsküp'te var olduğunu görmekten de büyük memnuniyet duyduk."


Dün de Saraybosna'daki üniversitenin mezuniyet törenine katıldığını anımsatan Kurtulmuş, "Uluslararası Saraybosna Üniversitesi de gerçekten bu anlamda çok kültürlü bir Balkan mozaiği olan bir üniversite. Burada da başarılı bir projenin ortaya çıkmış olmasından büyük memnuniyet duyuyorum." dedi.


Kurtulmuş, Saraybosna'daki üniversitenin kuruluşunda kendisinin de emeği ve katkısı olduğunu belirterek, 2000 yılında burayı ilk ziyaretlerinde "Burada ne yapılabilir, Boşnaklara ne tür katkıda bulunulabilir" konularını konuşurken, dönemin kültür bakanı ile burada bir üniversite kurulması fikri üzerinde mutabık kaldıklarını anlattı.


2004 yılında kurulan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'nin zaman içerisinde "ete-kemiğe bürünerek" bu yıl 8. mezunlarını verdiğini dile getiren Kurtulmuş, "Bu bakımdan bu iki günlük geziden fevkalade memnuniyet duyuyorum. Türkiye'nin yeniden, bir asır sonra Balkanlar'da varlığının bu kadar açık bir şekilde hissedilir olmasından, somut ve görünür hale gelmiş olmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. İnşallah uzun yıllar boyunca bu ilişkiler devam edecek. Yeniden bu coğrafyada huzurun, barışın, esenliğin adresi olarak Türkiye ile Balkan halkları arasındaki ilişki sürekli gelişecektir." şeklinde konuştu.


Bir gazetecinin Almanya Meclisi'nin 1915 olaylarına ilişkin aldığı kararın Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine Kurtulmuş, "Hiç şüphesiz gündeme gelecektir. Tabii bizim için son derece anlamsız. Alman Parlamentosu'nun bu kararına herhangi bir şekilde anlam vermek mümkün değildir" diye konuştu.


Türkiye ile Almanya arasında Birinci Dünya Savaşı'ndan kalan ciddi bir dostluk bulunduğunu kaydeden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Ayrıca iki ülke arasında dostluk olmanın ötesinde uzun yıllar boyunca da halklar arasında da çok ciddi dostluğun olduğu bir ilişki var. Almanya'nın bugün sanayide yeniden çok ciddi güç haline gelmesinde ordaki Türk işçilerimizin, Türkiye'den gidenlerimizin çok büyük katkıları var. Alman toplumu ile iç içe geçmiş olan 3,5 milyon nüfustan bahsediyoruz. Böylesine yakın bir ilişkimiz olan Almanya'nın bu kadar anlamsız, taraflı ve içi boş biri karara imza atmış olmasını anlamak mümkün değildir. Bu bir husumet göstergesidir. Bu bir Türkiye'ye karşı çekememezlik göstergesidir. Siyasi hiçbir anlamı yoktur. Bizim için zaten yok hükmündedir. Biz böyle bir kararı asla ciddiye almayız. İstedikleri kararı alsınlar."


Kurtulmuş, dünyanın birçok yerinde birçok ülkenin Ermeni iddialarını gündeme getirerek Türkiye'yi tehdit altında tutmaya çalıştığını belirterek şunları söyledi:


"Bazıları bunları geçirmiştir, Türkiye'ye hiçbir zarar veremezler. Bizim için hiçbir anlamı yoktur ama bu, Türkiye-Almanya ilişkilerine zarar veren son derece yanlış, siyaseten son derece önemsiz bir adımdır. Dolayısıyla Almanların, bunu tekrar gözden geçirmesi gerekir. Biz sükunetle teenniyle bu karardan sonraki ilişkilerimizi gözden geçireceğiz ama sonuçta Almanya Parlamentosu büyük bir ayıp yapmış, Türkiye'ye karşı son derece yanlış bir tavır içerisine girmiştir. Biz bu hükmü ve kararı yok sayarak kendi yolumuza devam edeceğiz."


Türkiye'nin, Ermenistan ile ilişkileri iyileştirmeyi başından beri istediğini vurgulayan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:


"Bu tür kararlar, Alman Parlamentosu kararı, asla Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesine müsaade etmez, iyileşmesine zemin hazırlamaz, katkı sunmaz. Eğer Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini istiyorlarsa üçüncü devletlerin aradan çekilmesi lazım. Bu tür tavırlarla aksine Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin gerilmesine vesile oluyorlar. Biz şunu söylüyoruz: Ermeni diasporası ve üçüncü devletler politik birtakım çıkarları için 1915 olaylarını karıştırmayı bıraksınlar. 1915 olaylarının hakikatini ortaya çıkmasına bu yardımcı olmaz. Buna da katkıda bulunmaz. Eğer 1915'te ne olduğunu merak ediyorlarsa Türkiye olarak biz her zaman söylediğimizi bir kez daha söyleriz. Türkiye'nin bütün arşivleri ortadadır. Bütün bilgilerimizi hakikati araştırmak isteyen herkese açarız. Diğer bütün devletlerin önünde hangi bilgiler varsa Ermenistan başta olmak üzere onlar da açsınlar. Bilim adamları, tarihçiler bu belgeler üzerinden 1915 olaylarını, hakikatini ortaya koysunlar. Ama amaç 1915'te ne olduğunu ortaya çıkarmak değildir, amaç Türkiye'yi siyaseten köşeye sıkıştırmaktır. Türkiye böyle basit ayak oyunlarıyla basit siyasi çalımlarla köşeye sıkışacak bir ülke değildir. Hodri meydan, Bütün dünyaya hodri meydan diyoruz. Kimin elinde ne belge varsa koysun ortaya, tarihçilerin önüne sunsun ve 1915 olaylarının gerçeği ortaya çıksın."


Kurtulmuş, Türkiye'nin köşeye sıkıştırılması mevzubahis olduğunda sözde soykırım tasarılarının hep gündeme getirildiğini belirterek "Türkiye bu tür birtakım soykırım iddiaları üzerinden köşeye sıkıştırılma meselesine alışıktır. Onların ne istediklerini de biliyoruz. Bu tür baskılarla hangi siyasi tavizlere zorladıklarını da biliyoruz. Türkiye asla bunlara kapılmaz, kendi siyasi programını, kendi icraatlarını gerçekleştirir. Ama diğer taraftan soykırım meselesi var mı yok mu ne oldu 1915'te araştırmak isteyenlere bütün arşivlerimiz açıktır." diye konuştu.


Seneler önce ramazan ayında Bosna Hersek'te iki gün kaldığını anlatan Kurtulmuş, "Gerçekten tam bir Osmanlı şehri Saraybosna. Her tarafından Osmanlı'nın izleri var." diye konuştu.


Buradaki Müslüman Boşnakların ramazana karşı teveccühlerinin, Gazi Hüsrev Bey Camisi'nin ve tüm diğer camilerin önündeki insanların iftar ve teravihleri canlı bir şekilde idrak etmelerinin burada hala Osmanlı ruhunun canlı olduğunu gösterdiğine işaret eden Kurtulmuş, başta Saraybosna'daki Boşnaklar olmak üzere bütün Balkan coğrafyasındaki Müslümanların, Türkiye'deki vatandaşların ve tüm İslam aleminin ramazan ayını tebrik etti.


Kurtulmuş, "İnşallah ramazan, kalp gözü uyanıklığı içerisinde, gönül huzuru içerisinde idrak edeceğimiz, içinde aleme rahmet olarak gönderilmiş olan, bütün insanlara bir hayat rehberi olarak gönderilmiş olan hazreti Kur'an'ın indirilmiş olduğu bu ayda, hepimizin Kur'an'ı çok daha iyi idrak etmemize vesile olmasını temenni ediyorum. Ramazan ayının, tüm İslam dünyasına barış ve esenlik getirmesini temenni ediyorum." ifadesini kullandı.


- "Muhammed Ali, İslam'a hizmet etmiş önemli isimlerden biridir"


Ramazan ayını az bir zaman kala vefat eden ünlü boksör Muhammed Ali'ye de Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:


"Hepimizin çocukluğunda çok güzel hatıraları olan bir kişiydi. İyi bir Müslümandı. Özellikle Müslümanların bütün dünyada ezildiği bir dönemde, çok kuvvetli bir Müslüman tipi ortaya koyarak, bütün Müslümanların İslam'a onurla yaklaşmasını, dünyada gayrimüslim büyük kitlelerin de İslam'a sempatiyle yaklaşmasını sağlayan bir Müslümandı. Allah rahmet eylesin. Bu anlamda, İslam'a hizmet etmiş olan önemli isimlerden birisidir."


Gençlik yıllarında saat farkı dolayısıyla gece yarısından sonra kalkarak Muhammed Ali'nin maçlarını izlediğini aktaran Kurtulmuş, "Hatta o zamanlar şimdiki gibi her evde televizyon yoktu. Televizyon olan evlerde akrabalar, eşler, dostlar, komşular toplanırdı. Bütün Türkiye dua ederdi. Muhammed Ali kazansın diye hatimler okuyanlar olurdu. Yaşlı nineler dua ederdi. Bu, Muhammed Ali dünyanın her yerinde Müslümanların yeniden izzet ve onur sahibi olmasına katkıda bulunmuş birisi olduğunu gösterir." dedi.


Kurtulmuş, Muhammed Ali'nin Müslüman kimliğinin yanında haksızlığa karşı çıkan önemli bir kimliği de olduğunu vurguladı.


Kurtulmuş, şunları kaydetti:


"Vietnam Savaşı'na katılmayı reddetmesi, çünkü Vietnam'ın açık bir işgal, açık bir zulüm ve açık bir oradaki yerel halklara işkence olduğunu bilerek 'hayır ben böyle bir işkencenin, böyle bir zulümün parçası olmak istemiyorum' diyerek askere gitmeyi reddetmesi çok kolay bir şey değil. Hele o günün Amerikasının şartlarını düşünün. Bu son derece zor bir şeydi. Bütün Amerikan devletini karşısına alarak, yalın kılıç böyle bir cesareti ortaya koyabilmiş olması onun çok cesur, çok sağlam bir insan olduğunu da gösteriyor. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Bütün İslam dünyası Muhammed Ali'nin vefatıyla birlikte derin bir üzüntü hissetti. Makamı yüce olsun diye cenabı Allah'a niyaz ediyoruz."